uyanmış kalmışım, nasıl bir şey bu
toprağa baktım, yerinde yoktu;
şiirden aşağıya attım kendimi
düşerken düşündüm, ölmesem mi.
anlatıyorum, hiç konuşmadan,
buğdayın içini dökmesi gibi…
gelişinden sevmemiştim kasımı zaten ben... bir kavrukluk, tuhaf bir rüzgarı vardı gelişinde.
yarım yamalak yollardan bir bütün olur mu artık...
hep eksik kalacak, kendi eksikliğine bir eksiklik / koskocaman bir delik açılacak.
bugün dalgınım, dün de dalgındım
aç bile değildim aynaya bakmasaydım
dünden kalmış yemekleri yerken ki gönülsüzlük
gibi burdayım…
burayı sevmiyorum, bahsetmişimdir.
unufak olmak iyidir olmamaktan
hiç böyle demedim, yarabbim bilir
bu bozuk güzellik, kalbimi yoran…
bir sandalye çektim zor günlerin altına
ah ama,
kimse yüz vermiyor bana, sandalye bile
beni çağırıyor, yarım kalan ne varsa
bana düşüyor, her yağmur tanesini
suya götürmek, o serin ırmaklara
kendini evinde gibi hissettiğiniz insan; hani soğuk odalarda yer yataklarında bile, bir bardak, çay, simit ve peynirle, gidiverince birden nerede hisseder kendini insan... evsizlik bu mudur biraz da... her yanının buzdan bir örtüyle kaplanması...
ne kadar uçmuşsun ki ne kadar sağlam oldu yine düşüşün... hala düşüyorsun, hala...
her özlediğinde bir şey yazsan, bir kitap alsan eline geçmez ama biraz diner belki...
belki biraz oyalanırsın/oyalanırız /oyalanırım...
olmadı saçmalarım.. nasılsa kimse yok etrafta yadırgayacak...
tüm bunların tarifi olsa yapmaya çalışırdım belki ama artık o kadar beceriksizim ki yazamıyorum bile...
şimdi bir menekşe var masamda yalnız, mor, yalnızlığıma arkadaş belki onunla konuşmaya da başlarım yakında, anlatırım öyle ne varsa...
camın önündeydi, bir kaç gün önce aldım içeri, solmuş biraz şimdi her gün su döküyorum azar azar...
ben bilmem çiçek bakmayı, ben çoğu şeyi bilmem,
dilek tuttum çürümesin yeşersin menekşe diye...
ah bir tarifi olsaydı bu üşümenin, titremenin
ne çok şey derdim
ne çok yazardım
ama hiç bir şey diyemiyorum
sadece kötüyüm
ölüyorum
direniyorum
....
şehir gelir gelmez nasıl da yenildim sana
bağırıp duruyorum denizin ortasında,
su buradan ne kadar uzakta…
yazının şarkısı: bilmem kaç defa zuhal olcay çünkü ayrılık da sevdaya dair
& aylin alsım ölümden sonra hayat
not: koyu yazılmış yerler: ibrahim tenekeci - üzülmedim diyemem